Atatürk'ün Köpeği Foks

“Foks, Atatürk'ün en sevdiği hayvan olarak Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde her zaman el üzerinde tutulmuş, ona hep büyük ilgi gösterilmiştir..”



Foks bir Alman Pointer'ı


Foks…

Alman pointeriydi.

Av köpeğiydi.

Kahverengiydi.

Kısa tüylüydü.

Erkekti.


Alp, Alber, Foks


Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önderimiz Atatürk, hayvanlara karşı hep özel ilgi göstermiş, hatta bazılarını sahiplenerek özel olarak bakımıyla ilgilenmişti. Bunlardan Alp, sonrasında Alber ve birçok kitapta bahsi de geçen Foks adındaki köpekleri Atatürk’ün yanında sadık dostları olarak tarihteki yerini aldı.

Atatürk Bulgaristan Ataşemiliterliğinden dönüşünde Alp adını verdiği güzel bir köpek getirmişti ve Çanakkale Savaşlarında da yanında bulundurmuştu. Alp sabahları Atatürk’ün uyanış vaktini ezberlemiş, bazen Atatürk kalkması gereken vaktinde kalkmayıp uyuduğunda alp endişelenir ve üstüne çıkarak nefesi kontrol ederdi. Kurtuluş Savaşı sırasında ise bir Yunan komutanlarının ortada kalan Alber adlı av köpeğini sahiplenmişti Atatürk.


Atatürk ve At Sevgisi


Bu yazı Eriş ÜLGER in kitaplarında yer alan anlatımlardan alıntılanmıştır.

Kurtuluş Savaşı sırasında da Dumlupınar'da, Büyük Taarruz'da, İnönü savaşlarında bir insandan kıymetlidir at. Niçin? At hem taşıyıcıdır, hem çekicidir, hem yönlendiricidir, hem koruyucudur, hem kollayıcıdır hem de ısıtıcıdır. O kadar güzel varlıklardır ki atlar, Atatürk'ün bu hayvanı sevmemesi düşünülemez. O kadar ilgi ve hayranlık duyduğu bir hayvandır. Bunun yanı sıra çok yakın arkadaşı Fikriye hanıma ilk hediyesi attır ve bu atın adı Zafer dir...

19 Mayıs 1919 günü Mustafa Kemal Bandırma vapuruyla Karadeniz'in o dalgalı sularına doğru yola çıkarken yanında 18 tane arkadaşı vardır. Bandırma vapurundaki bu yolculuğa 2 at ve 7 koyun da iştirak etmiştir. O zaman bu gizlidir. Ne padişahın ne damat Ferit'in hiç kimsenin bunlardan haberi yoktur. çok sıkıntılı bir durum olursa, açıkta kalırlarsa koyunlar onun için alınmıştır. Atlar da Sinop'a gelindiğinde şayet Mustafa Kemal'e karşı bir suikast veya faaliyette bulunacak olurlarsa, bu atlardan istifade edeceklerdi.

Latife hanımla da evlendiği zaman ilk hediyesi attır. Hatta bu atların İzmir'e gidişini de Mustafa Kemal'in yaveri Salih Bozok sağlamıştır. Ve herkesin bildiği gibi üzerine titrediği en çok değer verdiği atının ismi de Sakarya'dır.

Tüm hayvanlara karşı sevgisi olan Atatürk’ün yaşamında köpeklerin yeri çok ayrıydı.

Hayvanları çok severdi özellikle de atları. Birgün yeni doğmuş bir tayla annesini misafirlerin görebilmesi için Çankaya Köşkü’nün salonuna getirtmişti. Atlardan sonra en sevdiği hayvan da köpeklerdi. Foks adını verdiği köpeği, yatağının ucunda uyurdu. Kuşları da çok severdi. Tüm hayvanları sevdiği gibi... Çankaya Köşkü’nde özel bir bakıcının ilgilendiği güvercinliği vardı ve güvercin de beslerdi. Beslediği ve sevdiği güvercinler tüm dünyada simgeleşti ve bir barış simgesi oldu...

Atatürk'ün tüm dünyaya yaydığı mesajındaki Yurtta Sulh Dünyada Barış sözünün özü gibi...

Mustafa Kemal tüm canlılara bu hassasiyette duyarlı da olan büyük bir önderdi...


Fotoğrafçıdan 50 Liraya Satın Aldı


Atatürk’ün uşağı Cemal Granda o günü şöyle anlatır: Atatürk’ün Foks adında bir köpeği daha vardı. Yalova’da banyolarda seyyar fotoğrafçılık yapan Hasan Efendi’den 50 liraya satın almıştı. Atatürk, bir sabah gezintisinde, seyyar fotoğrafçının sehpasının ayakları arasında yatan köpeği görünce sordu :

- Bu köpek senin mi ? Fotoğrafçı birden ne yapacağını şaşırdı. Sonra toparlanarak, - Evet paşam, diye karşılık verdi. - Çok güzel bir şey. - Çok beğendiyseniz size hediye edeyim paşam.

Atatürk bir daha hayvana dikkatle bakarak, yanındakilere, - Bu adamı memnun ediniz, dedi. Böylece, fotoğrafçının köpeği Foks, Atatürk’ün köpeği oldu. Foks’un yıldızının parladığı andı bu. Bundan sonraki hayatını Türkiye’nin kurucusunun yanı başında geçirdi, tüm resmî ve gayrıresmî görüşmeler ve gezilere katıldı, geceleri onun karyolasının dibine konan özel yastıkta uyudu. O güne kadar… Foks’la ilgili hatıratlarda anlatılanlara baktığınızda karşınıza bu sahibinden başka kimseye eyvallahı olmadığı anlaşılan köpekle ilgili hafif korku dolu, bol diş izli hikâyeler çıkar. Anılardan çıkan, Atatürk’ün iyi bir hayvansever ve Foks’a çok düşkün olduğudur.


Ne Zaman Kiminle Çiftleştireleceğini bile Takip Etti


Atatürk’ün uşağı Cemal Granda’nın anılarına bakılırsa Foks’un ne zaman kimle çiftleştirildiğini bile yakından takip etmiştir. Bir gün Ankara’da köşkün bahçesinde dolaşırken, köpeğin hareketlerini dikkatle izliyordu. Foks’un tembelliği mi üzerindeydi, neydi, bir köşeye çekilmiş, boş gözlerle sahibine bakıyordu. ”Atatürk hayvana uzun uzun baktıktan sonra bana döndü.

- Bu hayvan aç dedi. Yemeğini az önce yedi, diye karşılık verdim.

-Yese böyle olur mu, sorusuna

-Bir tencere pilavı elimle verdim. Hem öyle bir pilav ki, fukaranın (yoksulun) evinde üç, dört kişi doyar. Hiç sesini çıkarmadı önce... Çıkarmadı ama, aklına Foks gelmiş olacak ki, yemekten sonra sözü yine ona getirdi:

-Bu köpek çiftleşti mi, diye sordu. Anlaşılan Foks’unun keyifsiz halini, bu kez de cinsel durumuna yoruyordu.

-Konya’da iki ay önce çiftleşmişti dedim.

-O orada kaldı. Ben burada bir şey oldu mu diye soruyorum.

-Henüz olmadı Paşam! O zaman Atatürk şöyle konuştu;

-Hayvanlar muayyen zamanlarda çiftleşirler. Onların hiç değilse bir zamanı var. Onlar kadar olamıyoruz...”


Ünlü Isırma Hikayesi

Falih Rıfkı’nın Çankaya’da anlattığı ünlü ısırma hikâyesinde ise “Cumhuriyet idealleriyle yetişmiş” Foks, “Osmanlı geleneklerinden gelen Vali”ye karşıdır. Neredeyse Foks’un valiyi ısırdığı an Cumhuriyet için zafer vakti gibi anlatılır: “Köşkte vilayetlerimizin birine tayin olunan bir zat bir gün kendisini ziyarete gelir. Çalışma odasından girer. Foks bir köşede yatmakta... Atatürk masasının başında... Vali, Babıâli protokolünden gelme olduğu için, oda içinde bir müddet yürüdükten sonra, birdenbire yarı beline kadar eğilip “yerden” dedikleri Osmanlı selamını verir. Cumhuriyet Devri görenekleri içinde yetişen Foks, bu ani hareketi görünce Atatürk’e bir fenalık (kötülük) yaptığını sanarak, fırlayıp adamcağızı tam kaba etinden ısırır. Ne olduğunu, ne yapacağını şaşıran vali de tam tersine yere düşer ve ayakları havaya kalkar.”


Neden Köpeğe Bilet Sorarsın Be Adam!

Atatürk’ün kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun anılarında da Foks’un Florya’dan Sirkeci’ye Atatürk’le yaptığı bir tren yolculuğu anlatılır. Atatürk’le birlikte trene binen Foks’a furgon bileti alınmıştır. Tabii Foks birinci mevkide seyahat etmektedir. Az sonra biletleri kontrol eden görev disiplini fazlaca yüksek biletçi “Bu biletle birinci mevkide gidemez” deyiverir. Az sonra olacakları tahmin eden Atatürk bozuntuya vermez, “İyi o zaman götürün furgona” der. Tam biletçi Foks’u alıp götürürken köpek hırlar ve biletçinin eline saldırır. Atatürk “Neden köpeğe bilet sorarsın be adam” diye haklı olarak kahkahalarla gülmektedir.


Pantalonlarını Bile İsteye Parçalatırlardı

Çankaya Köşkü’ndeki uzun saatler süren sofraların korkulu rüyası haline gelmiştir Foks. Anlaşılan sofranın altında dolaşan Foks’un parçaladığı pantolonlar da bu şöhretin yayılmasında etkili olmuştur. Bazı konukların, eski pantolonlarını Foks’a bile isteye parçalatıp Gazi’nin köpeği için yaptığı bonkörlükten faydalanmak istediğini bile söyler Falih Rıfkı. Son kurbanlarından biri Andımız’ın bânisi, Atatürk’ün sofrasında başına gelmeyen kalmamış Mili Eğitim Bakanı Reşit Galip olmuştur. Herhalde yine Atatürk’ten çok Atatürkçülük yaptığı hararetli bir anda sahibi için beka kokusu alan Foks, tüm protokol kurallarını ihlal ederek Milli Eğitim Bakanı’nın pantolonunu fena halde harcamıştır. Bu durum karşısında utanan Atatürk, Reşit Galip için terzisine bir pantolon siparişi verir. Şimdi geldik bu “hayvansever ulu önder” hikâyesinin bulanıklaştığı, müphemleştiği, karartıldığı esas karar notasına.


ATATÜRK: Fenalık Yapmak için Isırmadı


O gün olan biteni önce Falih Rıfkı’dan okuyalım: “Nihayet bir akşam geldiğimizde Atatürk’ün elini sarılı bulduk. Efendisini ısırmıştı. Atatürk bu esnada hiç sinirlenmemiş ve etrafındakilere de ‘Fenalık yapmak için ısırmadı’ demiş.” Atatürk’ün kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun daha yakın tanıklığı ise şöyle: “Foks bu seferde hiç yapmadığı bir şekilde sahibi Atatürk’e saldırıp ısırmıştı. Hepimizin ödü kopmuştu. Ama neyse dişlerini çok fazla geçirmemişti, tedaviyle birkaç günlüğüne iyileşmişti.” Foks ve Atatürk diye Google’da arattığınızda karşınıza binlerce sayfada çıkan, tabiri caizse hayvanseverler tarafından forward manyağı yapılan Bekir Coşkun’un “Atatürk’ün köpeği” yazısındaki anlatımı daha çok seviyorum:

“Bir gün Foks, Atatürk'ün elini ciddi biçimde ısırmıştı. Ancak (yaşamı boyunca hayvanların öldürülmesine karşı çıkan, başıboş kedi ve köpeklerin Hayvanseverler Derneği aracılığıyla sahip edinmelerini sağlayan) Gazi, Foks'un davranışına hiç sinirlenmemiş, eli pansuman edilirken şöyle demiştir: Fenalık yapmak için ısırmadı..."


Foks’un Ölümü Atatürk’ü çok Üzer

Atatürk’ün hayvan sevgisinin kovaladığı kargalardan başlatıldığı, bunun da “camdan giren bıldırcını görünce tabağındaki bıldırcını yemekten vazgeçti” gibi müthiş hikâyelerle desteklendiği hayvan hakları derneklerinin sitelerinde copy paste edilen metinde de Foks’un akıbeti için “Atatürk iyi çevresi kötü” taktiği devreye sokulur: “Ama yakınları ‘Sahibini ısıran köpekten hayır gelmez’ diyerek, ilaçla sonsuza dek uyutulması için Atatürk'e ısrar ederler. İzin verdi mi vermedi mi bilinmez ama Foks o günlerde öldürülür. Foks’un ölümü Atatürk’ü adeta yıkar. Günlerce yüzü gülmez. Artık Foks'un konusu her açıldığında, gözleri acıyla dolar...”


Foks'un Son Zamanları

Gerçeğe en yakın anlatımı ise yine Atatürk’ün kütüphanecisi, olan bitenin birebir şahidi Nuri Ulusu’nun anılarından okuyalım: “İşte bu olayların peş peşe olmasından sonra çiftliğe gönderilen Foks burada da hırçınlığını ve saldırganlığını arttırmaya başladığı için, çiftlik baytarları Foks’u iğne ile öldürdü.” Tüm anılara bakılırsa Foks bir iddiaya göre Çankaya’ya getirilen ikinci bir köpeği kıskanarak ya da başka bir nedenle Atatürk’ün elini ısırmıştır. Hem de epeyce. Bir ay gözetim altına alınan köpek bu süre içinde de Atatürk’le problemsiz birlikte yaşamıştır ama bu bile hakkında kesilmiş “Sahibini ısıran köpekten hayır gelmez” hükmünü bozamamıştır. Bu anlatımların hepsinde ölüm kararını meşrulaştırmak için Foks’un ne kadar da “azdığı”, “şımardığı” vurguları da tabii ki dikkatlerden kaçmaz. Ama Ulu Önder’i ısırarak ölüm fermanını imzalayan Foks’un çilesi bu kadarla da bitmez.


ATATÜRK'e Jest Olsun Diye

Atatürk Orman Çiftliği’nin baytarları Atatürk’e bir jest için Foks’un derisini soyar, içini av hayvanı gibi doldurur, gözlerine renkli camdan mavi göz yaparak bir cam içine yerleştirir. Bir gün Atatürk’e çiftliği ziyaretinde sürpriz olarak içi doldurulmuş Foks gösterilir. Atatürk bir sandalye çeker, bir süre köpeğini izler sonra da “Ben onu sevmiştim. Onu böyle görmek istemem gömün lütfen” der. Bundan sonrası tamamen muamma. Anlaşılan Atatürk’ün bu emri yerine getirilmemiştir. (Tabii böyle bir emri varsa.) Anlaşılan onca yıl Foks’un doldurulmuş cesedi ya çiftlikte ya da bir evde saklandı. En azından 1969 yılına kadar. Çünkü Anıtkabir kayıtlarından biliyoruz ki o yıl Atatürk Orman Çiftliği’ndeki Hayvanat Bahçesi’nin kurucusu Necdet Pençe’nin eşi İrfan Pençe, içi doldurulmuş Foks’un cesedini Anıtkabir'e bağışladı. Foks’un ne ara oradan Çankaya’daki Muhafız Alayı’na gittiğini ise bilmiyoruz. Çankaya Muhafız Alayı’na gittiğini de 2002 yılında Anıtkabir’de Cumhurbaşkanı Sezer tarafından açılan müze sayesinde öğrendik. Çünkü 10 yıldır o müzede Atatürk’ü kütüphanede çalışırken gösteren balmumu heykelin yanında duruyor Foks. Atatürk ve İnönü ile birlikte ebedi istirahatgâhının adresi Anıtkabir olan üçüncü fani olarak bir camekân içinde gelip geçenlere gülümsüyor.


Anıtkabir'de Yaşıyor


Foks Cumhuriyet tarihine geçti.

Dünya durdukça unutulmayacak.

Kitaplarda var.

Belgelerde var.

Hatıralarda var.

Ölümsüz fotoğraflarda var.

Müzede sergilenmesi


Atatürk’ün köpeği Foks’un doldurulmuş hali 2002 yılında açılan Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde bulunmaktadır. Anıtkabir yetkilileri, Foks'un bedenini Atatürk'ün arkadaşı Necdet Pençe’nin sakladığını, 1969’da da eşi İrfan Pençe’nin Anıtkabir'e hediye ettiğini belirtmiştir.

Bu yazıların kaynağı olan Atatürk ve Köpeği Foks sitesinden bakabilirsiniz.